Renklerin Gizemi

Renkler dünyasında yaşıyoruz-içimiz ve dışımız çeşit çeşit renklerle  dolu.Bu renklerin bazılarını severken bazılarını sevmeyiz. Bu seçimimizle ilgili olarak da hepimizin mutlaka geçerli bir nedeni bulunmaktadır.

Renklerin gizemini anlamak için  ışık kavramına bakmak gerekir. Işık en basit tanımıyla, şekli ve rengi oluşturan bir tür elektromanyetik enerjidir. Güneşten çeşitli dalga boyutlarında yayılarak gözümüz tarafından algılandığında ışığı görmüş oluyoruz. Işık dalga boyutlarına göre (frekans) renk yelpazesi oluşturmaktadır – gördüğümüz en düşük dalga boyutu kırmızı renktir, en  yüksek dalga boyutu da – mor renktir. Tabii ki görmediğimiz en düşük ve en yüksek dalga boyutlarında da renkler de vardır.

Renk, ışığın ayrılmaz bir parçasıdır, değişik dalga boyutları, çeşitli renkleri ve o renklerin değişik tonlarını ortaya çıkarır .

İnsan bir elektomanyetik enerjidir(ışıktır) ve her insanın kendine has bir titreşimi vardır ya da dalga boyutu (frekansı) vardır. Bundan dolayı sohbetlerde ‘şu kişiyle frekansım tutmadı … ‘ cümlesini kullanırız. Bu açıdan baktığımızda, insan bütün renklerden oluşan ışıktır ve günlük yaşantımızda biliçli veya biliçsiz olarak ağırlık verdiğimiz renkler bizim o günkü frekansımızı yansıtmaktadır.

Asırlardan bu güne kadar insanoğlu renklerin -ışığın içinde ve kendi ışık olarak varoluşunu sürdürmüştür ve sürdürmeye devam etmektedir.

Bilinmesi gereken önemli husus ise dışarda kullandığımız renkler ile (ev dekor,giysiler vs) içimizdekiler uyumlu olduklarında metobolizmayı, duyguları, düşünceleri hatta karar verme durumumuzu olumlu olarak etkilemekte olduğudur. Tabi ki tam tersi de olabilir.

Çinliler, şamanlar, inkalar ve kadim Mısırlılar renkleri tedavilerinde geniş bir şekilde kullanmışlardır.
Bu güne kadar gelen Ayurveda da  renklere önem vermektedir. Türk dünyasından daha çok Avrupada tanınan İbni-Sina hastalık tedavilerinde renklere geniş yer vermiştir, özellikle bağışıklık sistemini güçlendirmek için koyu renk meyvelerin kullanılmasını tavsiye etmiştir.

KIRMIZI:  Gördüğümüz ışığın en düşük dalga boyutu olan Kırmızı yaşamımızı ve sağlığımızı etkilemektedir. Fazla detaylara girmeden kırmızı ile ilgili çok kısa bilgiler verelim: damarlarımızda akan kan kırmızıdır-bizi besler ve atıkları dışarı atmaya yardımcı olur.  Özgürlüğün , hareketin, gücün, hırsın, hızın, kızgınlığın rengidir. Uyarıcıdır. İştah açıcıdır, bundan dolayı lokantalar ve restoranlar da sık olarak kullanılan bir  renkdir.
Karar verme aşamasını hızlandırmak için kullanmayı öneriyoruz.

TURUNCU- Güneşin doğuşu ve batışının rengi olan Turuncu yeni çağın rengidir. Aynı zamanda  cesaretin ve iletişimin rengidir. İlk önce kendimizle, içimizdeki dünyayla iletişime geçmek ve onu anlamak gerekir. Sinir sisteminin daha iyi çalışmasına yardımcı olur. Enerjiyi depolatır. Hastalık döneminden sonra daha hızlı toparlanmaya yardımcı olur.

SARI- direk ışığı ve güneşi çağrıştıran renktir. Sevginin rengidir, ama gerçek sevginin yani fedakarlığın rengidir; sahiplenmenin değil. Her şeyi ve herkesi ayrım yapmadan karşılıksız olarak sevmenin rengidir Turuncu. Tıpkı Güneşin, bizlere ışığını beklentisiz olarak dağıtması gibi..Gerçek sevgi bizleri beklentisiz fedakarlığa götürür. Asıl mutluluk budur.

MAVİ-YEŞİL: Dünyada en sık rastlanan renkler-mavi ve yeşildir. Mavi sakinleştirir, genişletir-gökyüzü ve denizin rengidir. Yeşil ise doğanın rengidir.Doğa bizi yeşil renkle sever, şifalandırır.

MOR- gördüğümüz ışığın en yüksek dalga boyutunda olan renkdir. İnsanın ışık olduğunu anlamak için kendi içindeki değişimine ve dönüşümüne yardımcı olan dalga boyutudur. Yüksek bilince, tekamül aşamasına ve Kamil insan olmaya yönelik içsel isteği ortaya çıkarır.

Çok eski dönemlerden günümüze kadar insanoğlu renklerin – ışığın içinde ve kendisi de ışık ve renk olarak varoluşunu sürdürdü ve sürdürmeye devam etmektedir.    Rengin en büyük gizemi ise şudur:  ışığın dalga boyutları , insanın gerçek amacına -yani İNSAN olmaya – ulaşabilmesi için, dünyadaki her şey gibi, ona bir merdiven olarak sunulmuştur.