İnsanın ve gezegende yaşayan canlıların hepsinin evrimleşme programı genetik hafızasına DNA yapısına mühürlenmiştir- üç aşamadan geçiyor. Bu üç aşama süreci DNA frekans boyutlarıyla ilgilidir : ilki – hayata kalma – gölge frekansının içerdiği korkuya dayanmaktadır; ikincisi- Hizmet –DNA frekans yükselmesi insanı hayata ve kendine güvenmeye, kalbini sevgiye açmasını ve gölge frekansının kurban bilincinden çıkmasına doğru itiliyor; ve üçüncü ve son –Teslimiyet aşaması – bilincin genişlemesi ve birliğe kavuşmasıdır.
Fakat ikinci ve üçüncü aşamalara gelmeden önce en önemli olan gölge frekanslarından arınmadır- atalarımız DNA en yüzey seviyesinde yerleşen mirasımız – korku ve travmalarımızdan. Kendi karanlığımızla yüzleşerek ve onu kabul izni vererek içimizde olan ışık harekete geçirerek daha yüksek bilinç frekansına ulaşmaktır.
İnsanın dünyaya gelmesinin en esas amacı- gelişim ve dönüşümdür. Bunu sadece zorluklardan geçerek hayata güvenme deneyimi kazanarak yapabilir.
İnsan Evrimleşme sürecinde birinci –hayata kalma veya Gölge frekans aşaması çok önemlidir.
ilki- hayatta kalma aşaması, kabile bilincinden kaynaklanıyor ve travmaların hepsi bu süreç içinde genetik hafızaya yazılıyor. Altı genetik travma söz konusudur,DNA-da alçak frekansa ve pasif kimyanın sebebiyet veren.
1.Baskılanmışlık travması
- Kendini inkar travması
- Utanç travması
- Reddedilme korkusu
- Suçluluk korkusu
- Aiyidiyetsizlik travması
Birinci travma baskılanmışlık- kaçan ve kovalayan, kurban ve cellat oyunudur. Siz ya baskılanıyor veya baskılıyorsunuzdur yani ya kurban yada cellatsınızdır(zaman zaman kurban zamanla cellat olabilirsiniz). Bu travmanın çok sevdiği yaşam şeması vardır – kendini kurban hissetmek için onu en çok baskılayan kişiyi veya olayı yaşam alanına çekmektşr.. Kolektif boyuta saklanmış ve baskılanmış korkunun işaretidir. Bu durumda kişi yaratıcılığını ortaya koymamak için kendini sabote etmektedir,. Zihnin yarattığı yanılgıdır. Bu travmanın ötesi – sonsuz yaratıcılıktır. Bulunduğu yer (Gen Anahatrı) yaratıcılığın konusunu anlatıyor.
Bu travmayı çözme anahtarı – kendine dürüst olmaktır.
Kendini inkar etme travması – doğası kızgınlık ve öfkedir. Dışa yöneliktir, suçlamaya, ve suçluyu bulmada çok ısrarcı davranıyor, hemen birini veya olayı bulmakta çok yeteneklidir. Tabii ki dışarı onu kışkırtıyor. Buranın anahtar sözleri – saldırgan, provakasiyon, duygu pückürtmesi, suçlayan.
Bu travma keskin nişancıya benziyor,saklanarak kurbanını nişan alıyor ve öldürüyor, ve çok nadiren teslim olmaya meyillidir. Fakat,bu insanların çok kötü olduğu anlamına gelmiyor İnsanların hepsi içinde aynı yoğunlukta travmalar taşıyorlar sadece ifadeleri farklıdır. Bu travma en ‘’kör’’ olandı, fakat başkalarına karşı içinde yoğun merhamet ve kabul vardır. İçinde büyük şifa gücü vardır. Sadece gevşeyip nasıl inkar ettiğini gözlemlemeniz şartıyla ortaya çıkar.
Utanç travması – Bu travma değersiz hissini tetikliyor, ve sizi değerli olduğunuzu kanıtlamak için çabalamanıza ve enerji kaybına sebep oluyor. Bu kişiler iş kolik ola biliyorlar. Bu kişiye ulaşmak inkansızdır. 2-ci travma size bağırarak kendini gösteriyor, 3-cü ise kendini fark ettirmemek için hemen ortadan kayboluyor. His etikleri acıdan uzaklaşmak için başkarıyla meşküller. Hissetikleri utançtan başkalarını soyundurmaya meyil gösteriyorlar. Utanç travması arkasında utanmazlık saklanıyor.
Bu travmanın şifası – mizahtır. Kendinden dalga geçmeyi başarmak önemlidir.
Reddedilme ve ihanete uğrama korkusu- Reddedilme korkusundan kendimizi savunmayı öğreniyoruz, kalbimizde taşıdığımız acıyı kimseye göstermemek için. Bundan dolayı yaşamın içinde bir başkası bizi reddedecek korkusundan ilk bizim onu reddediyoruz. Bunun bilinçsiz sözel veya beden diliyle saniyeler içinde kendinin savunmak için bir başkasına kendi hoşgörüsüzlüğünüzü gösteriyorsunuz. Sadece karşı tarafın tepkisinden onu reddettiğinizin farkına varıyorsunuz.
Şifası bu travmanın kendine ve başkalarına nazik olmaktadır. Siz içinizde acı his etiğiniz de kendinize nazik olmaya ve başkaları acı hissini algıladığınızda nazik olmayı öğreneceksiniz. Ve böylesine naziklik reddedilme konusunun silahı oluyor ve korkulacak hiçbir şey kalmıyor.
Suçluluk travması- En zor travmalardandır. Bu kişiler zorlukları sevmiyorlar, her şey kolay ve pratik olmasını istiyorlar. Bundan dolayı uzun ilişkiler kaldıramıyorlar, mecbur olmadıkça bir şey yapmayı kalkışmıyorlar. Başkalarının onları bir şey olmaya mecbur etmeleri ya uyum göstermeye veya kaçmaya itiyor. Ya kurban oluyor veya yaşam alanlarına kurban rolünde kişileri çekiyorlar. Aynı zamanda insaların suçluluk duygularını kullanarak onları manipule edebilirler. Peşinden pişmanlık ve her boyuta zorluklar geliyor. Bazen ilişkiden tamamen vazgeçmekle sonuçlanıyor.
Bu travmanın şifası Affetmektir ilk önce kendini daha sonra başkalarını. Kendin olduğundan suçluluk hissine kapılmamak ve başkalarını sizin beklentinizi gerçekleştirmediklerinden affetmek.
Ayidiyetsizlik travması-Diğerlerinden farklı travmadır,bu kişiler aşırı hassasiyete ve derin hislere sahipler. Aidiyetsizlik ilişkide – diğer kişiyle bütünleşmek isteğidir, sanki başkası sayesinde birliğe kavuşmaktır. Bir uçta yalnız kalma korku diğer uçta bu kişi bana ait değil düşünceyi parçalara ayırıyor. Esas konu birlikten, Tanrıdan, evrenden ayrı olma duygusudur. Sanki dünyaya iniş sırasında aşama aşama ruhunun parçalarını bırakarak inmiştir ve onları bir araya getirmekle meşküldür. En son travmadır. Zorlığu şu ki 5 travma onun içinde saklıdır ve yaşam sürecinde kendini gösteriyor. Şifası kendine ve başkalarına özen göstermektedir.
Kendine,başkalarına,çevresine,özen göstermeye öğrendiğinde dönüşümün merkezinde kendini bulacaktır.
İnsanlar Bu travmaları binlerce yıl taşıdılar ve şimdi onlar sizin sayenizde yaşam bulmaktadır.Ve en önemlisi bunun içinde dönüşüm için çok derin potansiyel vardır, hem sizi hem gelecek nesillere yansıyan. Bunun için fonda sizinle yaşamın içinde acı çektiren duyguları görmeye izin vermek önemlidir. Bu duyguları idrak ettiğinizde onların size artık acı çektiremezler. Bu korkular,travmalar atalarımızı hayata kalmaları için yönlendirdiler insanlığın evrimleşme sürecinde büyük rol oynadılar. Fakat, GÖREVİ BİTTİĞİ HALDE bu günkü dünyamızı da YÖNETMEYE ÇALIŞIYOR. SADECE VE SADECE BUNUN FARKINA VARMAK GEREKİYOR. KORKU sizi daraltıyor, bedeninizi saran yılan gibidir,nefesinizi ve enerjinizi tüketiyor.. Kişisel olmadığını idrak ettiğinizde, ve sadece onun genetik doğanızda olduğunu , onu gözlemlemeyi öğrediğinizde sureci başlatmış olursunu.. Gözlem kabule izin verme aşamasıdır. Kendinizi olduğunuz gibi kabul etmek ve sevmektir. Biricik Kendinizi ve daha sonra başkalarını kucaklamaktır.